Büyük Bunalım (1929 Krizi) Neden Çıktı ve Ne Şekilde Çözüldü ?
1929 senesinde Dünya, ilk büyük kitlesel savaşın ardından, yakın tarihin ilk büyük ekonomik kriziyle yüzleşmek zorunda kaldı, Büyük Bunalım. Bazı çevrelerce krizin ortaya çıkışının sebebi Amerika Birleşik Devletleri borsa sisteminin dibe vuruşu olarak belirtilse de aslında olayı sadece bu denli bir sonuca indirgemek büyük bir yanlış olur. Peki o zaman neydi borsayı bu denli dibe vurduran etmenler ?
İnsanoğlunun yüzleştiği ilk kitlesel savaş olan 1. Dünya Savaşı ekonomik olarak pek çok devleti zor durumda bırakırken, bazı devletler ise bu savaştan karlı çıkmayı başardı. Savaşın yoğunlaştığı yer olan Avrupa bu savaşın kesinlikle zararlı çıkan tarafıydı çünkü, Avrupa ülkeleri bu savaşın yükünü kaldırabilmek adına borçlanma yoluna gittiler ve tabii ki bu borçlanmayı sağlayabilecek tek kapı, Amerika Birleşik Devletleri idi.
Amerika Birleşik Devletleri bu savaşta İtilaf Devletlerinin yani kazanan tarafta bulunmuştur ancak, neredeyse bütün Avrupa ülkelerinden alacaklı hale gelmişti ve bu alacaklarını altın olarak istiyordu. Kısaca bu savaştan ABD, tabiri caizse, bir süper güç olarak çıkmayı başarmıştır. Peki o zaman, madem her şey bu kadar iyi neden ABD krizin yaşandığı merkez haline gelmişti?
1.Dünya Savaşı sonrasında trend olan akım kapitalizmdi. Özellikle ABD ekonomisinde ciddi bir büyüme eğilimi bulunmaktaydı. Ülkede istihdam oranı yüksekti ve gelişen ekonomi, işçi sınıfını varlıklı hale getirmişti. Buna bağlı olarak işçi sınıfa ise kendi çapında yatırımlara yönelmeye başlamıştı ve böylece Florida Gayrimenkul Spekülasyonu denen tarihi olay patlak verdi. Zaten olan yatırımcıların yanına bir de işçi sınıfı eklenince ülkede yatırım eğilimi kontrolsüz bir artış gösterdi. Özellikle gayrimenkul alanında Florida bölgesine yönelim vardı. Bunun nedeni ise o bölgenin, sert geçen kış şartlarına nazaran çok daha sıcak bir iklime sahip olması gösterilebilir. Böylesi bir yerin ileride çok değerleneceğine inanan kesimler, böylece bu bölgeye yatırım yaptılar ancak ufukta kötü bir sorun vardı, tropik kasırga. Büyük Bunalımdan tam 1 sene önce gerçekleşen bu kasırga, yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine ve bölgenin harabeye dönmesine sebep olmuştu yani, evdeki hesap çarşıya uymamış ve insanlar bırakın bu gayrimenkullerden kar etmeyi, elden bile çıkaramamışlardır. Burada ise çok sevdiğim bir sözü kullanacağım : EMLAK BALONU PATLAMIŞTI. Birkaç sektörde daha gerçekleşen bu spekülatif olaylar krizin tetikçileri haline gelmişti. Gayrimenkul sektöründe hayal kırıklığına uğrayan insanlar bu sefer başka bir kapıyı, borsa kapısını çalacaklardı ve hisse senetlerine adeta taarruza kalkışacaklardı. Bu kontrolsüz taarruz üzerine de fiyatlar aşırı yükselip ve ekonomide %12 dolaylarında büyük bir iniş yaşanmıştır. Buna bağlı olarak ise binlerce şirket batmıştır.
Bu dönemde ABD Başkanı Hoover, ekonomiye net bir müdahelede bulunmamayı tercih etmiştir ancak kriz çanları çalmaya başladığında harekete geçmeye karar vermiş ama tek yaptığı olayları daha da beter hale getirmek olmuştur. Hükümet bu duruma vergi arttırıp, harcamaları kısma politikası ile karşılık vermek istemiştir ama bu çok tehlikeli bir hataydı. İnsanlar zaten mevcut durumdan yakınırlarken artan vergilerle harcama yapmayı bırakmıştır ve sonuç olarak arz artış gösterirken, talep azalma eğilimine geçmiştir. Üretilen mallar satılamamış buna bağlı olarak ücretlerinde düşüş yaşanmıştır. Bir tarafta bunlar yaşanıyorken, bankacılık sektörü de çok büyük risk altındaydı. Zira, bankalar alacaklarını tahsis edemiyor bunun sonucu ise sırayla iflaslarını açıklıyordu. Hayatta kalan bankalar ise faiz arttırımına giderek yaşamlarını sürdürmeye çalışmışlardır.
Tüm bu olaylar ise ekonomide deflasyon olarak isimlendirilen olaya sahne olmuştur. Bir diğer deyiş ile hayat ucuzlaşmış, işsizlik tavan yapmış ve ekonomik alanda düşüş başlamıştır. Deflasyon demek bunların yanında borçlu olanların iflası, borç verenlerin hasar alması, borcun reel değerinin artışı anlamına gelmekteydi ve ciddi bir ekonomik sorundur.
Peki bu sırada tarım ekonomisi ne haldeydi ona bakalım. Çiftçiler deflasyon tehlikesine karşın kendi kazançlarını sürdürmek adına 2 ton patates üretirken artık 10 ton üretmişlerdir ve bunun sonucunda arz artışına bağlı olarak fiyatlar düşüş trendine kapılmıştır.
Bütün bu sebepler bu krizin parçası olarak kabul edilebilir ancak kapanış bölümüne geçmeden önce bu bunalıma bir sebep daha eklemek istiyorum. O sebepse Altın Standardı. Amerika Birleşik Devletleri para basımlarını altına bağlı bir şekilde gerçekleştiriyordu. Hatta Avrupa ülkelerinden alacaklarını altın olarak geri istiyordu. Avrupa ise bunu kesinlikle veremezdi zira, Dünya üzerindeki altın stoğu zaten Amerika Birleşik Devletlerine aitti. Hal böyle olunca, piyasada dolanım azaldı ve reel sektör ciddi bir şekilde küçüldü.
İşte tüm bunların sonucunda yüksek kazançlar getiren New York Borsası, 3 Ekim 1929 tarihinde durma noktasına gelmiş, hisse değerleri azalmıştır. Bu azalışı bir "dibe vurma" haline getiren olay ise bu düşüş eğiliminin ardından yatırımların elden çıkarılması idi. Bunun sonucunda bir perşembe günü borsa dibi görmüştür. O zamanki fiyatlar baz alındığında 4,2 milyar dolar buhar olmuştur.
İşte 1929 krizi bu şekilde, bu sebeplerden gerçekleşmiştir ancak, bu krizin tabii ki bir sonu vardı. ABD Başkanlık Seçimleri ile artık bir Dünya devinin dümenine Franklin D.Roosevelt geçmişti ve krizin sonunu getiren, onun çalışmaları olacaktı.
Böylesi krizden sonra Başkan Hoover halk nezdinde bütün itibarını kaybetmiş ve krizin faturası o ve yönetimine kesilmiştir. 1933 senesinde gerçekleşen seçimlerde ise halk, derin reform planlarıyla güven kazanan Franklin D.Roosevelt'i yeni başkanları olarak seçmiştir. Göreve geldiğinde ise yeni başkanın çözüm planının ismi "New Deal" idi. Bu amaç doğrultusunda kamuya ve yardım programlarına harcamalar arttırıldı, böylece ülke genelinde talebin de artışı gerçekleşti. Bunun sonucu olarak hükümet açık vermeye başladı ancak bir önceki yönetimin açık vermemek adına gerçekleştirdiği politikalar krizi daha da harlamaktan başka bir şeye yaramamıştı. Bu hamleden sonra, altın standardı uygulaması kalktı, nominal faiz oranı sıfıra indi. Bankalardaki durumu düzeltmek içinse bankacılık sektöründe reformlar gerçekleştirildi. Bu politikaların hepsinin sonucunda Franklin D.Roosevelt 1929 krizini önlemeyi başardı ve halk nezdinde büyük güven kazandı.
KAPANIŞ
Tüm bunları özetleyecek olursak;
1929 Krizinin asıl nedeni toplam talepte yaşanan sert düşüştür. Bunun yanında Hoover Hükümetinin hatalı hamleleri, bankacılığın çöküşü, ekonomiye olan güven kaybı, 1.Dünya Savaşının yarattığı borçlanma, ABD'nin altın standardında ısrarcı oluşu, deflasyon gibi nedenler de 1929 Büyük Bunalımını tetikleyen bir diğer etmenlerdir.

Yorumlar
Yorum Gönder